Antalya’da 45 dakika süren dolu yağışı, hem tarım alanlarına büyük zarar verdi hem de bölge halkının yüzünü güldüren güneşi kısa sürede kararttı. 15 Ekim 2023 tarihinde gerçekleşen bu olay, çiftçiler için adeta bir kabusa dönüştü. Yüzlerce dönüm tarımsal alanın yok olduğu, seraların ve mahsullerin büyük zarar gördüğü bu doğal afet, özellikle çiftçileri derinden etkiledi. Bu durum Antalya'da yaşayanların gözyaşlarına ve büyük hayal kırıklıklarına neden oldu. Hayatlarında ilk defa böyle bir doğal felaket ile karşılaşan bazı köylüler, yaşadıkları anları gözyaşları içinde anlattı.
Antalya'daki dolu felaketi, tarım sektöründe faaliyet gösteren birçok aile için yıkıcı sonuçlar doğurdu. Özellikle seralarda yetiştirilen sebze ve meyveler büyük ölçüde zarar gördü. Ekim ayının ortalarında meydana gelen dolu yağışı, yerleşik tarım takvimini de alt üst etti. Dolu tanelerinin büyüklüğü bazı bölgelerde ceviz büyüklüğüne ulaşırken, bu durum tarim işçileri ve çiftçiler üzerinde büyük bir baskı oluşturdu. Yüzlerce dönüm tarım arazisi, vandalizm gibi bir hızla tahrip olunca, çiftçiler felaketten sonra ne yapacaklarını düşündüler.
Dolu felaketi sonrası yapılan ilk değerlendirmelerde, zararın boyutlarının oldukça büyük olduğu belirtildi. Çiftçiler, o an yaşadıkları korku dolu anları ve sonrasında yaşadıkları duygusal çöküntüyü anlatarak, “Bu kaderimiz mi?” sorusunu gündeme taşıdılar. Bir çiftçi, “Bütün yıl bu sene için çalıştık, ama hepsi bir anda gitti." diyerek gözyaşlarına boğuldu. Tarım Bakanlığı’nın acil yardım talep eden çiftçilere destek vereceği yönündeki açıklamaları ise yüzlerde bir nebze olsun umut ışığı oluşturdu.
Felaketin ardından bölge halkının tepkileri de yoğunlaştı. Bazı vatandaşlar, doğal afetlere karşı daha dayanıklı sistemlerin oluşturulması gerektiğini savunarak, “Her yıl bu tip felaketler yaşıyoruz. Bu son strawberry sezonu değil.” dediler. Ayrıca dolu felaketi karşısında duygusal olarak sarsılan topluluk, hızlı bir çözüm önerisi ve destek almak için sosyal medya üzerinden yardım kampanyaları başlatmayı düşünmeye başladılar.
Yerel yönetimlerin de benzer şekilde yardım etmeye çalıştıkları bildirilirken, halkın birlik olma çabaları dikkat çekti. “Birbirimize yardım etmeliyiz. Birlikte bu felaketten daha güçlü çıkabiliriz,” diyen bir başka çiftçi, sadece tarım değil, aynı zamanda sosyal dayanışmanın da önemine vurgu yaptı. Dolu felaketinin yalnızca bir iklim olayı değil, aynı zamanda her bireyi etkileyen toplumsal bir sorun olduğunun altını çizen diğer köylüler, yardımseverlerin destekleriyle sürecin üstesinden geleceklerine inanıyor.
Yardım çağrıları ve sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, kısa sürede büyük yankı buldu ve birçok kişi, bu doğal felaketin etkilerini azaltmak adına elini taşın altına koymak için harekete geçti. Çiftçilerin yaşadığı bu zor günlerin, sadece kendi kaderleri değil, tüm Antalya için bir sınav olduğuna dikkat çeken yerel halk, birlik olma vurgusunu sıkça dile getiriyor.
Sonuç olarak, 45 dakikalık dolu felaketi, Antalya’da sadece tarımsal bir sorun değil, aynı zamanda sosyal bir dayanışmanın gerekliliğini gözler önüne serdi. Felaketin etkileri uzun süre hissedilecek gibi görünse de, halkın dayanışma ruhu ve umudu, bu zorlu sürecin aşılmasında önemli bir rol oynayacak gibi. Çiftçilerin yaşadığı bu zor günler, sadece doğal bir felaketi değil, aynı zamanda insan ruhunun dayanıklılığını da gösterdi.