Azerbaycan ve Ermenistan, yıllardır süren gerilim ve çatışmaların ardından barışa giden yolda önemli bir adım attı. İki ülke, anlaşma metninde uzlaşma sağladıklarını duyurdular. Bu tarihi anlaşmanın, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgede istikrarı ve güvenliği yeniden tesis etme çabalarını da beraberinde getirmesi bekleniyor. Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ilişkiler, 1980'lerin sonlarından itibaren Dağlık Karabağ bölgesi üzerindeki ihtilaf nedeniyle pek çok zorlukla karşı karşıya kalmıştı. Son yıllarda bu ihtilaf, askeri çatışmalara ve kayıplara yol açarak durumu daha da karmaşık bir hâle getirmişti.
Dağlık Karabağ, Sovyetler Birliği döneminde Ermenistan'a ait bir özerk bölgeydi; ancak 1991'deki Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile birlikte Azerbaycan ile Ermenistan arasında silahlı çatışmalar başladı. 1990'ların başında başlayan çatışmalar sonucunda, Ermenistan, Dağlık Karabağ da dâhil olmak üzere bazı Azerbaycan topraklarını kontrol altına aldı. Bu durum, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü ihlal ederken, Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde de huzursuzluk yarattı. Yıllar içerisinde taraflar arasında birçok ateşkes sağlansa da, kalıcı bir çözüm bulunamadı ve durum hep kırılgan kaldı.
2020 yılında patlak veren 44 günlük savaş, durumun yeniden sıcaklaşmasına sebep oldu. Bu çatışma sonunda Azerbaycan, Dağlık Karabağ ve çevresindeki toprakların önemli bir kısmını geri aldı. Ancak savaşın sonuçları, sadece askeri bir zafer olarak kalmadı; halkları da derin yaralar açtı. Sonuç olarak, hem Azerbaycan hem de Ermenistan, barış sürecinin gerekliliğini biliyordu ama doğru adımları atmak oldukça zordu.
Son anlaşma, her iki tarafın da karşılıklı olarak sunduğu tavizlerle oluşturuldu. Sunulan metinde, her iki ülke için de belirli yükümlülüklerin yanı sıra birlikte yaşama temellerini güçlendirecek maddeler yer alıyor. Anlaşmanın en önemli faydalarından biri, bölgede kalıcı bir barış ortamı sağlamasıdır. Bu sayede, yıllardır süren düşmanlıkların son bulması ve insanların huzur içinde bir arada yaşaması umuluyor.
2023 yılının başlarında başlayan müzakereler, uluslararası aktörlerin de katkısıyla daha da hız kazanmıştı. Türkiye, Rusya ve ABD gibi ülkelerin arabuluculuğu, anlaşmanın sağlanmasında önemli rol oynadı. Bu ülkeler, hem Azerbaycan hem de Ermenistan’ın güvenliğini destekleyecek önlemler geliştirme sözü verdiler. Ayrıca, anlaşmanın uygulanabilmesi için izleme mekanizmaları oluşturulması planlanıyor. Böylelikle iki ülke arasındaki karşılıklı güvenin arttırılması ve dünyevi istikrar sağlanması amaçlanıyor.
Uzun vadede, bu anlaşmanın sadece barışa değil, aynı zamanda ekonomik iş birliğine de kapı açması hedefleniyor. Doğu ve Batı arasında önemli bir enerji koridoru durumunda olan bu bölge, zengin doğal kaynakları ile iş birliği yapmayı ivmelendirebilir. Tarafların, özellikle enerji ve ticaret alanında ortak projeler geliştirmesi, bölgede ekonomik büyümeyi destekleyecek ve halkların yaşam standardını artıracaktır.
Anlaşmanın, ayrıca uluslararası topluma da önemli mesajlar verdiği düşünülebilir. Özellikle bölgedeki diğer ülkeler için, çatışma yerine müzakere ve diyalog ile sorunların çözülebileceği bir örnek teşkil etmesi umuluyor. Hem Azerbaycan hem de Ermenistan, bu süreçte uluslararası toplumdan ve komşu ülkelerden destek almanın önemini anladılar. Bu nedenle, gelişmeler, sadece iki ülkenin değil, aynı zamanda Karadeniz ve Kafkasya coğrafyasında da yeni bir dönemde daha barışçıl ilişkilerin temellerini atabilir.
İki ülkenin de barışa olan bağlılıklarının artması, gelecekte daha güvenli bir bölge yaratmanın yanısıra, insan haklarının korunmasına da katkı sağlayabilir. Özellikle bölgede yaşayan etnik ve dini grupların, uzun süredir devam eden huzursuzluklardan dolayı yaşadığı zorluklar göz önüne alındığında, barışın sağlanması hayati bir önem taşımaktadır.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki bu anlaşmanın hayata geçirilmesi, yalnızca iki ülke için değil, tüm bölge için bir umut ışığı olabilir. Tarafların, geçmişten ders alarak barışçıl bir yaklaşım benimsemeleri, genç nesillerin daha huzurlu bir gelecekte yaşamasını sağlayacaktır. Bu nedenle, tüm dünya, bu sürecin dikkatle izlenmesini bekliyor ve başarılı bir barış sürecinin tüm taraflar için olumlu sonuçlar doğurmasını umuyor.