Bayram, her yıl olduğu gibi sevinç, neşe ve mutluluk dolu bir dönem olmalıydı. Ancak bu yıl, bayram coşkusu gölgede kaldı. Ülkemiz, her bayram olduğu gibi bir araya gelmenin, sevdiklerimizle paylaşmanın güzelliğini yaşamak için birçok hazırlık yaptı. Fakat, bu yıl yine içimizi yakacak bir durum daha yaşandı. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bayramlarımızda sık sık karşımıza çıkan, hayatlarını kaybeden çocuklar konusundaki üzücü haberler, bu yıl da yine gündemdedir. Bu bayramda, tam 36 çocuğun bayram sevincine katılamadığı bilgisi, toplumumuzu derinden etkileyen bir gerçek olarak karşımıza çıktı.
Bayram, ailelerin bir araya geldiği, çocukların sevdikleriyle birlikte eğlendiği, tatlıların paylaşıldığı özel bir dönemdir. Ancak bu yıl, birçok aile için hüzün ve kayıplarla dolu bir bayram oldu. 36 çocuğun aramızda olmaması, sadece ailelerini değil, tüm toplumu derinden sarstı. Hayatın ne kadar kıymetli olduğunu anımsatan bu durum, her birimizin bir birey olarak üzerimize düşen sorumlulukları yeniden düşünmemize neden oldu. Çocuklar, geleceğimizin teminatıdır; bayramlar ise bu geleceği kutlamak için bir fırsattır. Ama bazı çocuklar, bu kutlamanın dışında kalmış durumda. Her bir kayıp, nerede olursa olsun kalbimizde bir yaradır.
Bu bayramda eksik kalan 36 çocuk, toplumumuzda üzülmemiz gereken daha derin sorunları da gündeme getiriyor. Eğitimsizlik, yoksulluk, sağlık hizmetlerine erişim, savaşlar, huzursuzluklar ve doğal afetler gibi birçok faktör, çocukların hayatlarını etkilemekte ve onları hayattan koparmaktadır. Bu durum, yalnızca bunlarla sınırlı kalmamakla birlikte, bizlerin de üzerine düşen görevleri tekrar gözden geçirmesi gerektiğini hatırlatıyor. Çocukların hayatları, her zaman önceliğimiz olmalıdır. Bayramlar, kaybettiklerimizi anmak ve geleceğimize dair umut ışığı taşımak için bir fırsat olmalıdır.
Bayramlar, sevinçleri paylaşmanın yanı sıra kayıplarımızı da düşündüğümüz günlerdir. Bu bayramda 36 çocuğun eksik kalması, bir kayıptan daha fazlasıdır; aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak ele alınması gereken bir meseledir. Her birimizin, çocukların hayatını kurtarmak ve onları korumak için bir adım atması gerekmektedir. Hatırlatmakta fayda var ki, her çocuk bir yaşam hikayesidir ve her bir hikaye, toplumumuzun bir parçasıdır. Bu bayramda kaybettiklerimiz için biraraya gelerek, onları anmak ve unutmamak adına bir şeyler yapmak, bizlerin görevidir. Unutmayalım ki, çocuklar geleceğimizin umut ışığıdır ve onları korumak, en kutsal görevimizdir.
Sonuç olarak, bu bayramda 36 çocuğun eksik olması, her birimizin ruhunda derin bir yara açtı. Bu kayıplar, toplumumuzda daha büyük bir duyarlılık ve farkındalık oluşturması için bir çağrı niteliğindedir. Çocukların hayata tutunabilmesi için gereken her türlü önlemi almak, üzerimize düşen bir sorumluluktur. Bayramlar, paylaşmak ve sevinçleri çoğaltmak içindir. Ancak bu bayramda bizlere düşen, kaybettiklerimizle birlikte anmak ve onlara bir vefa göstermektir. Unutmayalım ki, her ne olursa olsun, her birimizin vicdanında bir çocuk yaşar ve onların hayatları bizim geleceğimizdir.