Pazar akşamı gerçekleşen Beyaz Saray'daki ikinci tartışma, Donald Trump'ın Kanada ile ilgili iddialarıyla gündeme damgasını vurdu. Eski başkan, hem iç politika hem de uluslararası ilişkiler konusunda güçlü açıklamalarda bulundu. Tartışma boyunca Trump, Kanada'nın Amerika Birleşik Devletleri üzerindeki etkisi, ticari ilişkiler ve göç politikaları gibi konulara odaklanarak katılımcıların dikkatini çekti. Tartışma sırasında, Trump'ın Kanada'yı hedef alması, izleyiciler arasında hararetli bir tartışma ortamı yarattı ve sosyal medyada hızlıca yayıldı. Trump, tartışmanın başında Kanada'nın ABD ekonomisine olan etkileriyle ilgili şunları söyledi: "Kanada, serbest ticaret anlaşmalarını istismar ediyor. Ülkemizin ekonomisini zayıflatıyorlar. Bunun bir son bulması gerekiyor." Eski başkan, Kanada'nın lacivert yaka iş gücünün ülkeye getirdiği mali yükten bahsederek, göç ve ticaret politikalarında daha katı önlemler alınması gerektiğinin altını çizdi.
Tartışma sırasında Trump, Kanada'nın sosyalist politikalarının Amerika'da benzer bir etki yarattığını iddia etti. "Onların sağladığı sağlık hizmetleri, bizim sistemimize entegre olmaya çalışıyor. Bunun bedelini ödüyoruz," ifadeleri, izleyicilerde büyük bir yankı buldu. Ayrıca, Trudeau yönetiminin iklim değişikliği ile ilgili politikalarını eleştirerek, Kanada'nın enerji bağımlılığı ve bunun ABD’ye olan etkisi üzerinde durdu. "Kanada'nın doğal kaynaklarını kullanma biçimleri, bizi etkiliyor. Bizim kaynaklarımız cömert, ama bunları kullanmayı öğrenmeliyiz," dedi. Tartışma ilerledikçe Trump, Kanada’nın göç politikasına da değindi. Ülkeye yasa dışı yollardan giriş yapanların sayısının arttığını vurgulayan Trump, bunun önüne geçilmesi gerektiğini ifade etti. "Sınırlarımızı korumalıyız. Kanada'dan gelen tehlikeleri önlemek zorundayız," açıklaması, tartışmanın en çok dikkat çeken noktalarından biri oldu.
Trump'ın yaptığı bu açıklamalar, sosyal medyada geniş yankı buldu. Hem destekleyenlerin hem de karşıt görüşlerin yoğun paylaşımlarda bulunması, Kanada ile olan bu ilişkinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kanada’nın sosyal yardımlarla ilgili tutumunu eleştiren bazı paylaşımlar, sosyalist politikaların yanı sıra, ABD’deki sağlık hizmetleri sisteminin ne kadar zayıf olduğu konusunu gündeme taşıdı. Aynı zamanda, Trump'ın bu tür söylemlerinin başta Kanada olmak üzere uluslararası arenada nasıl bir etki yaratacağı da merak konusu. Uzmanlar, bu tür söylemlerin, iki ülke arasındaki ilişkilerde gerginlik yaratabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. Kanada hükümeti, Trump'ın eleştirilerine yanıt vermekten kaçınsa da, ikili ilişkilerin daha fazla sorgulanacağı öngörülüyor. Daha önceki tartışmada olduğu gibi, Trump'ın bu ikinci tartışmada da net ve bazen sert bir üslup kullanması, izleyiciler tarafından dikkatle izlendi. "Ben her zaman gerçeği söylerim," diyen Trump, izleyici kitlesi için samimi bir iletişim kurmaya çalıştı. Ancak bu yaklaşımı, bazı eleştirmenler tarafından gereksiz ve provokatif olarak nitelendirildi. Sonuç olarak, Beyaz Saray'daki ikinci tartışma, Trump'ın Kanada ile ilişkilerdeki tavırlarını ve bu bağlamda kendisine yönelik eleştirileri yanıtlamasının ötesinde, Amerikan politikasında gelecekte önemli bir aktör olup olmayacağının da ipuçlarını sundu. Tartışma sonrası yapılan kamuoyu yoklamaları, Trump'ın bu konudaki söylemlerinin bazı seçmenlerde olumsuz bir iz bırakmış olabileceğini gösteriyor. İzleyiciler ve seçmenler, Trump'ın Kanada hakkındaki düşündürücü açıklamalarını değerlendirmeye tüm hızıyla devam ediyor.