Bolu'da yerel yönetim, bölgedeki ayı popülasyonunun kontrol altına alınması amacıyla av izni vermesi, hem çevreciler hem de avcılar arasında büyük bir tartışma başlattı. Kararın gerekçesi olarak, ayıların tarım alanlarına zarar vermesi ve insan sağlığı için bir tehdit oluşturması gösterilirken, çevre dernekleri avlanmanın doğanın dengesi üzerinde olumsuz etkiler yaratacağı uyarısında bulunuyor. Bu sebeple, konunun etraflıca ele alınması, farklı bakış açılarını içermesi ve sonuçlarının dikkate alınması gerektiği düşünülüyor.
Bolu Belediye Başkanı, yapılan açıklamada, “Doğanın dengesi ve köylülerimizin geçim kaynakları için bu kararın kaçınılmaz olduğunu düşündük” dedi. Açıklamada, ayıların artan nüfusunun köylülerin tarım alanlarına ciddi zararlar verdiğine, hatta insanlarla karşılaşma oranlarının arttığına dikkat çekildi. İldeki tarım ürünlerinin tehdit altında olduğu ve bu nedenle köylülerin geçimlerini sağlamakta zorlandıkları ifade edildi. Ayrıca, ayıların bazı durumlarda insanlarla karşılaşarak tehlikeli durumlara sebep olabileceği vurgulandı. Yerel yönetim, iznin yalnızca belirli bir süreyle sınırlı olacağına dair taahhütte bulunurken, avın maksimum 15 gün içerisinde gerçekleşeceğini belirtti.
Ancak, çevre dernekleri ve aktivistler, bu karara itiraz etti. Tutar, “Doğa dengeyi korur, ancak biz insanlar her zaman bu dengeyi bozacak adımlar atıyoruz” diyerek karara karşı çıktıklarını ifade etti. Dernek, ayıların doğal avlanmasının insanlarla birlikte yaşamaya dair bir biçim olduğunu belirtmektedir. Onlara göre, av izni verilmesi durumunda, ayıların nesli tükenebilir ve ekosistem üzerinde geri dönüşü olmayan hasarlar oluşabilir. 'Bolu Doğa Koruma Derneği' sözcüsü de, “Her yıl düzenlenen denetimlerle bu sahalarda ayı sayısının izlenmesi mümkündür. Bunun yerine, gereksiz av izni vermek oldukça yanlıştır” diyerek, alternatif zorlukların çözümü üzerine önerilerde bulundu. Bu doğrultuda, köylüleri bilinçlendirmek ve alternatif yöntemlerle, ayıların köylülerin geçim kaynaklarına zarar vermesinin önüne geçilmesi gerektiği vurgulandı.
Tüm bu tartışmalar devam ederken, yerel ekonomi üzerinde de etkileri göze çarpıyor. Ayı avcılığı, birçok avcı için cazip bir aktivite olarak görülse de, aynı zamanda doğanın korunmasına yönelik atılacak adımların da göz önünde bulundurulması gerektiği ön plana çıkıyor. Bölgedeki otel ve restoran sahipleri, turistleri çekmek amacıyla doğal yaşamın korunmasına önem veren bir yaklaşım benimsemek gerektiğine vurgu yapıyor.
Sonuç olarak, Bolu'daki ayı avı kararı yalnızca bir av izninden ibaret olmayıp, aynı zamanda doğanın korunması, insanlarla doğa arasındaki ilişki ve yerel ekonominin geliştirilmesi üzerine geniş bir tartışma alanı açmaktadır. Hangi adımların atılacağı ve hangi politikaların izleneceği konusunda hem yerel yönetim hem de halkın görüş birliği sağlaması kilit öneme sahip. Bu konu, Bolu’nun geleceği açısından da büyük bir öneme haizken, alınacak kararların hem insan sağlığı hem de doğal yaşam için maksimum faydayı sağlaması gerekmektedir.