İran, uluslararası politikada mevcut gerilimlerin artmasıyla birlikte güçlü bir misilleme yapma niyetinde olduğunu gösteriyor. Tahran, son dönemdeki çatışmalar ve öncelikle ABD ile yaşanan gerginliklerin ardından, askeri kapasitesini artırma konusunda önemli adımlar atıyor. Bu kapsamda, İran’ın füzelerini hazırladığı ve olası bir saldırıya karşı nasıl yanıt verebileceği üzerine çeşitli senaryolar gündeme gelmiş durumda.
İran, doğrudan bir askeri çatışma yerine, asimetrik savaş taktiklerini tercih ederek uydu gruplarını aktif hale getirebilir. Bu strateji, Tahran’ın bölgedeki etkisini ve gücünü koruma amaçladığı bir yol olarak karşımıza çıkıyor. Hizbullah, Hamas ve diğer paramiliter gruplar aracılığıyla, İran, ABD’nin müttefiklerine ya da çıkarlarına yönelik saldırılar düzenleyebilir. Bu durum, ABD’nin İran’a yönelik doğrudan bir askeri karşılık vermekten kaçınmasına yol açabilir. Dolayısıyla, Tahran’ın bu gruplar üzerinden gerçekleştireceği saldırılar, ABD’nin bölgedeki etki alanını zayıflatmayı hedefleyen stratejik bir hamle olacaktır.
İran, mevcut füzelerini doğrudan ABD üslerine veya müttefiklerinin askeri tesislerine yönlendirme kararı alırsa, durum oldukça kritik bir hal alabilir. Tahran, gelişmiş balistik füzeleri ve dronları kullanarak, hedeflerini hızlı ve etkili bir biçimde vurma kapasitesine sahiptir. Bu tür bir saldırı, İran’ın niyetlerini açıkça gösteren ve uluslararası alanda ciddi tepki toplayabilecek bir hamledir. Ancak İran, bu tür bir saldırının sonuçlarını da göz önünde bulundurarak adım atmak durumunda olacaktır. Zira, bu eylem doğrudan bir çatışmaya sebep olabilir ve Tahran, böyle bir senaryoda uluslararası konumunu kaybetme riski taşımaktadır.
Son senaryo olarak, İran, gerilimi artırmadan diplomatik kanalları kullanarak bir çözüm yolu arayabilir. Bu kapsamda, bölgedeki müttefikleri ile ortaklıklarını güçlendirerek uluslararası alanda destek sağlamaya çalışabilir. Tahran, Batı ile olan ilişkilerini kullanarak, yaptırımlardan kurtulmak için müzakereleri başlatma girişiminde bulunabilir. Bunun yanında, İran bir yandan da uluslararası kamuoyunu kendi tarafında ikna etmeye yönelik hamlelerde bulunarak, ABD’nin tepkilerini azaltmayı hedefleyebilir. Bu diplomatik adımlar, gerilimi düşürebilir ancak İran’ın niyetlerini değiştirmeyecek bir strateji olabilir.
Sonuç olarak, İran’ın ABD’ye karşı olası misilleme senaryoları, askeri ve diplomatik hamlelerin bir kombinasyonu olarak şekillenebilir. Tahran’ın bu süreçte nasıl bir yol izleyeceği, bölgedeki güç dengeleri üzerinde önemli bir etki yaratacaktır. Askeri çatışmaların kaynağı olan bu senaryolar, aynı zamanda uluslararası güvenliği tehlikeye atabilecek bir doğrudan müdahaleye de kapı açabilir. Fakat, muhtemel gelişmelerin ve sonuçlarının ne olacağı ise zamanla netleşecektir.