İstanbul, 2023 yılına damgasını vuran bir operasyona ev sahipliği yaptı. Devletin güvenlik birimleri tarafından gerçekleştirilen bu operasyon, Devrimci Halk Kurtuluş Ordusu-Cephesi (DHKP-C) ile bağlantılı olduğu iddia edilen kişilere yönelikti. 35 kişi gözaltına alınırken, operasyon kapsamında eski Şişli Belediye Başkanı Şükrü Genç’in de yer alması dikkat çekti. Bu gelişme, Türkiye gündeminde geniş yankı uyandırırken, vatandaşlar arasında da merak ve endişe oluşturdu.
DHKP-C, 1970’li yıllarda Türkiye'de bir radikal sol grup olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin siyasi tarihine damgasını vuran bu örgüt, zaman içinde birçok terör eylemi gerçekleştirdi. Özellikle güçlü bir propaganda ve militan kadrosuna sahip olması nedeniyle devlet otoritesinin hedefi haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, bu tür örgütlerin faaliyetlerine karşı kararlılıkla mücadele ederken, uluslararası düzeyde de destek arayışlarını sürdürüyor. Gözaltına alınan kişilerin, örgütün çeşitli kollarıyla bağlantılı olduğu ve Türkiye genelinde geniş bir ağ kurduğu iddia ediliyor.
13 Ekim 2023 tarihinde, İstanbul'da yapılan operasyon birkaç farklı noktaya eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Yoğun güvenlik önlemleri altında, çok sayıda ihbar ve istihbarat bilgisi doğrultusunda Şişli, Beşiktaş ve diğer ilçelerdeki adreslere baskın yapıldı. Gözaltına alınan şahısların evlerinde yapılan aramalarda, örgüt propagandasına yönelik broşürler, bilgisayarlar ve silahlar ele geçirildi. Operasyon sonucunda gözaltına alınan kişilerin bazıları daha önce terör suçlarından kaydı bulunan isimler olarak tanımlandı. Ayrıca, Şükrü Genç'in isminin geçmesi, geçmişteki siyasi bağlantılarının sorgulanmasına yol açtı.
Bu operasyon, İstanbul'daki yerel yönetimlerle ilgili endişeleri gündeme getirdi. Özellikle, 2019 seçimlerinde Şişli Belediye Başkanlığına seçilen Şükrü Genç’in, geçmiş dönemdeki uygulamaları ve bağlantıları üzerine birçok soru işareti doğurdu. Yerel yönetimlerin güvenilirliği, anti-terör faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğü ve özellikle genç nesillerin radikalleşmesi gibi konular, toplumda geniş bir tartışma başlattı.
Sosyal medyada ve diğer iletişim kanallarında yayılan bilgiler, halkın bu durumu nasıl değerlendireceğini gösteriyor. Davaların nasıl ilerleyeceği, gözaltına alınan kişilerin itiraflarının neler olacağı ve DHKP-C ile bağlantılı diğer şahısların yakalanıp yakalanmayacağı konusunda dikkatler yoğunlaştı. Gözaltı sürecinin hukuk kuralları çerçevesinde nasıl işleyeceği ve bu durumun İstanbul’daki siyasi iklim üzerindeki yansımaları, özellikle gelecekteki seçim süreçlerini etkileme potansiyeline sahip.
Türkiye’nin güvenlik politikaları ve terörle mücadele stratejileri çerçevesinde böyle büyük operasyonlar, yalnızca İstanbul ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Güvenlik uzmanları, birçok ilin terörle mücadele kapsamında benzer operasyonların yapılmasını beklediklerini ifade ediyor. Ayrıca, Türkiye’nin uluslararası düzeyde de bu tür örgütlerle mücadele konusunda güçlü bir işbirliği içinde olduğu biliniyor. Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşlar, Türkiye'nin terörle mücadelesini desteklemeye yönelik adımlarda bulunuyorlar.
Sonuç olarak, İstanbul'da gerçekleştirilen DHKP-C operasyonu, terörle mücadeledeki kararlılığın bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Toplumun, yaşanan bu tür olaylara nasıl bir tepki vereceği, gelecekteki güvenlik politikalarının şekillenmesinde belirleyici rol oynayacak. Kamuoyunun dikkatle izleyeceği süreçler, yalnızca güvenlik açısından değil, siyasi arenada da önemli değişimlere neden olabilecek dinamikleri beraberinde getirecektir.